Mektupla başladı sayaçta dev oldu!

GİRİŞİMCİLİK ruhunun tohumları 6 yaşında, babasının demir atölyesinde atılır. Lise yıllarında okulunun resmini bastırdığı mektuplu bloknotlarla ilk parasını kazandı... Üniversitede de benzer girişimlerde bulunur. ODTÜ Elektronik Mühendisliği’ni bitirince, bir süre özel sektörde çalışır. Mezun olduğu dönemde rektörün, ‘kendi işinizi kuracak donanımdasınız’ sözünden de cesaret alarak 1991’de kendi işinin patronu olmaya karar verir.

Sanayi sitesinde 30-40 metrekare izbe bir yer kiralar, bir masa, bir sandalyeyle elektronik tartıların devrelerinin tasarımı ve üretimini yapar. 26-27 yaşlarında ise fikir ve inovasyonuna inanan Arçelik’in beyaz eşya grubu için elektronik ürün tasarımı ve üretimine odaklanır... 2000’li yılların başında elektronik sayaç üretimiyle yeni bir kulvar açan Mustafa Karabağlı, ‘Luna’ markasıyla bugün Türkiye’de yaklaşık 10 milyon evde akıllı sayaçla yerini almış durumda. Ayda 300 bin sayaç üretim kapasitesiyle pazar lideri olan Mustafa Karabağlı, 2015’te de ‘3 yeni çocuğunu’ tanıtmaya hazırlanıyor. Karabağlı, elektronik sayacın yanına su sayacıyla LED aydınlatma ürünlerini de piyasaya sundu. Bir kaç ayda buna grup prizlerini eklemeye hazırlanan Mustafa Karabağlı, Ege’nin ilk elektrik ve elektronik ürünlerinin test edilebileceği bir laboratuvar açmayı planlıyor. Karabağlı’nın bir gözü de elektrikli otomotiv ve güneş panellerinin bazı aksamlarında...

Tireli mucit bir babanın oğlu olan Luna Elektrik Elektronik A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Karabağlı ile girişimcilik öyküsünün dünü, bugünü ve yarınını konuştuk.

MEKTUP KAĞIDIYLA İLK PARA

Karabağlı, lise yıllarında kaybettiği babasının ticaretini yaptığı demire atölyesinde şekil de verdiğini vurguladı. Babasının keşfe yatkın olduğunu ve demire şekil veren, delen ya da ezen makinelerini ürettiğini söyleyen Karabağlı, şu bilgileri paylaştı:

“Bu makineleri hala Tire sanayinde görmek mümkün. Türkiye’de yoktu ve dünyada da tek tüktü. Otomobillerin çalışma prensibine bakarak bu makineleri icat ediyordu. 70’li yıllarda oldukça önemliydi. Ben de 6 yaşından itibaren bu atölyenin tozunu yuttum. Okuldan kalan tüm zamanımı babamın atölyesinde geçirdim. Önemli bir tecrübe edindim. İlk ve ortaokulun ardından Kuleli Askeri Lisesi’ni kazandım. Tabii, burada askerliğin farklı parametrelerinin de olduğunu gözlemledim. Ben daha teknik ve analitik biriydim.

Dolayısıyla harp akademisi yerine mühendislik alanında kariyerime yön vermeye karar verdim. O yıllarda da babamı kaybettim. 15-16 yaşında biri için zor süreçti. Ama ayakta kalmak için güçlü olmak gerekiyordu. Bu süreçte benim hayatımda bir dönüm noktası oldu. Bu yıllarda babamın atölyesinin dışında ilk girişimcilik adımlarımı attım. O dönem en iyi iletişim aracı mektuptu. Ben de kara kalemle Kuleli’nin resmini çizdirdim. Bunu da mektuplu bloknotların üzerine bastırıp yasak olmasına rağmen okulda sattım. Bu benim kazandığım ilk paraydı. Harçlığımı çıkardım.”

BİR MASA VE SANDALYEYLE BAŞLADI

Lisenin ardından Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektronik Mühendisliği’ni kazanan Mustafa Karabağlı, lisede yaptığı gibi, girişimcilik ruhuyla çalışmalar yapar, organizasyonlar düzenler. Aklında hep kendi işinin patronu olma fikriyle hareket eden Üniversitenin ardından yüksek lisans yapmak isteyen, ama Ankara’da kazandığı parayla ev kirası arasında bir uçurum olduğunu fark eden Karabağlı, öykünün devamını şöyle anlattı:

“Baktım olmuyor, Vestel’de işe girdim. AR-GE mühendisi olarak işe başladım. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde yüksek yapmaya başladım. 20 ay Vestel’den çalıştıktan sonra kendi işimi kurmaya karar verdim. Bu adımımda da 1989’da mezun olduğum yıl ÖDTÜ Rektörü Ömer Saatçioğlu’nun, ‘Ülkeler küçük ve orta boy işletmeler üzerinde kalkınır ve gelişir bu nedenle starter firmalar önemli. Gidin, sahaya çıkın ve kazanın. Ne zaman kendinizi yeterli görüyorsanız hiç şüphe etmeyin, gidin, kendi işinizi kurun. Zaten bunun beceri ve donanımlarını bu üniversitede aldınız’ sözlerinin büyük payı var. Eylül 1991’de 1. Sanayi Sitesi’nde 40 metrekare izbe bir yer kiraladım. Bir masa, bir sandalyeden başka bir şey yoktu. Elektronik tartıların, devrelerinin tasarımı ve üretimini yaptım. Elektronik piyasasının ihtiyaçlarına yönelik üretim gerçekleştirdik. 1993’te de Arçelik, yani Koç Grubu ile tanıştım. Arçelik’in genel müdürü ile 40 metrekarelik atölyemizde sözleşmle imzaladık. Onlar benim fikir ve inovasyonuma inandıkları için bu işe evet demişti. 2000’li yılların başlarına kadar beyaz eşyaların elektronik parçalarının tasarım ve üretimini yaptık. İşe başladığımın ikinci, üçüncü yılında da ‘yılın yardımcı sanayicisi’ seçildim, Arçelik’ten iyi tasarım ödülü aldım. ‘2000’li yılların başında kendi ürünlerimizi üretmeliyiz’ fikri belirdi. O yıllarda da elektronik sayaç fikrinin yeni yeni ortaya çıkıyordu. Böylece elektronik sayaç üretimine yöneldik. 2008’de de kendi markamız Luna ile yolumuza devam etme kararı aldık. 2012’de de pazar lideri olduk. Son 3 yıldır da bu böyle devam ediyor.” 18.03.2021 Mektupla başladı sayaçta dev oldu | Mete Tamer OMUR | Köşe Yazıları

Haberin tamamı için tıklayınız...

Loading